uzmanprf

  • 4 gün önce
  • 7 Ağu 2024 tarihinde katıldı
  • bus06
    Madem eşiniz arkadaşını kırmak istemiyor, siz de bu süreçte önceliğinizi kendi konforunuza vererek hareket edin. Direkt olarak kötü görünmek yerine, önce benliğinizi ortaya koyun. Örneğin, birlikte yapılan aktivitelerde her şeyi siz üstlenmeyin; sorumlulukları paylaşın. Siz masayı kurarken o salatayı hazırlasın, siz çayı yaparken o bardakları dizip ikramlıkları koysun. Bunları dile getirmekten de çekinmeyin. Gayet basit ve doğal şeylerdir; eşit hizmet edin, kendinizden ödün vermeyin.
    Yeri geldiğinde hem eşinize tatlı bir görünüm sergileyin hem de karşı tarafı ince ince iğneleyin. Mesela piknik gibi bir aktivitede, onlar eşleriyle otururken siz hizmet etmeyin. Siz de gidip yanlarına oturun ve gülümseyerek eşinize dönüp: “Ben de bu güzel günün tadını eşimle çıkarmak istiyorum. Hadi birlikte yapalım, bana da eşimle oturacak vakit kalsın,” deyin.
    Böylelikle ya karşınızdaki kendini toparlar ya da zamanla sizden uzaklaşır. Her iki durumda da kazanan siz olursunuz. Bence kendinizi üzmek yerine alternatif yollar bulun. Unutmayın, su akar yolunu bulur.🌺

    • burjuva
      Aslında eski yorumlarımda ben de dikkat etmiyordum; uzun uzun yazıyor, ama noktalama işaretlerine önem vermiyordum. Hatta konuşarak yazdığım için cümlelerim çoğu zaman anlamını kaybediyordu. Bu yüzden şimdi normal yazı yazarak, daha anlaşılır olması için dikkat etmeye çalışıyorum.🙏🏻☺️

    • burjuva
      ☺️☺️☺️ Yapay zekânın buraya sızdığını sandınız sandım, ben de ürktüm bir an. Henüz o kadar teknolojiye açılmış değilim; bir burayı bilirim, bir de Instagram’ı. Doğumdan önce bir de “Happy Mom” kullanmıştım. Zaten pek zamanım olmaz, genelde gecenin bir vakti girerim ya da bebiş babasındayken. 11 aylık bebeğimle ve kendi işimle yoğun bir aşk yaşıyorum, bazı zamanlar yakamı anca kurtarıyorum. ☺️

      • burjuva
        Yapay zekânın hayatımıza girme tehlikesini araştırmalarım arasına almışken, beni yapay zekâya benzetmeniz geleceğe dair kaygı ve korkularımı daha da artırdı. Lütfen, kendi kendine toplumun sosyal iletişim ağına sızacak kadar ileri gitmesin… Ya da öyle umalım. Bu benzetme karşısında hem güldüm,☺️ hem üzüldüm,🥺 hem de korktum.🥹♥️

        • ayazz
          Bir garip sosyologum…☺️
          Mesleğim gereği, topluma dair pek çok davranışı ve hareketi (sevgiyle başlayan evliliklerin zamanla sessiz bir savaşa dönüşmesi, şiddetin bazen yumruktan önce dilden başlaması, insanların en derin yaralarını en güvendiği ellerden alması, aynı sofrada oturup birbirinin ruhuna kilometrelerce uzak kalması, göz göze gelince anlaşılanların kelimelere sığmaması ve daha birçok toplumsal olayları) bilimsel olarak inceledim, incelemeye de devam ediyorum.
          Anlamaya, anladıklarımı da birilerine fayda sağlayacak şekilde aktarmaya çalışıyorum.
          Her ne kadar biz insanoğlu, çoğu zaman kendimizi bile anlamlandıramasak da…🥲
          Hayat, son ana kadar öğrenmeye ve öğrendiklerinden bir iz bırakmaya devam etmek için var.😊🍀

          • ayazz
            Aslında size kendi adıma bir öneride bulunabilirim, ancak böyle bir aile dinamiğinin içinde ne kadar etkili olur bilemiyorum. Öncelikle, eşinizin sık sık tartıştığını söylüyorsunuz; bu durum sizi rahatsız ettiği kadar, eşinizi de rahatsız etmiyor olabilir. Her ne kadar o anlık rahatsızlık yaşasa da, anne-evlat bağı bir yerden sonra bu kötü hisleri aşar. Zaten birlikte yaşama sebepleri de bundan kaynaklanıyor. Örneğin, sizin anneniz ile eşiniz aynı evde aynı sorunu yaşıyor olsaydı, eşinizin annenize tahammülü ne kadar sürerdi? Belki bir gün, belki bir hafta, belki birkaç ay. Yani her ne yaşarsa yaşasın, belli ki eşinizin konfor alanı orası; yoksa siz değil, onun bir şeyler yapması ve bu sağlıksız ortamdan çoktan çıkmış olması gerekirdi. Mantıken kimse ailesinin saygısızlığını ve yükünü eşinin görmesini ve bilmesini istemez; bunu eşine yaşatmak ya da yansıtmak istemez. Aynı evde kalmak zorunda bırakmazdı. Ancak arayışa girdiğinize göre, eşiniz de pek rahatsız görünmüyor olabilir. Bu durumda benim önerim, bir süre kaynananız ile aranıza bir set koymanız ve çekişmeye ara vermenizdir. Ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın karşılık vermemeye çalışın; duymamaya, görmemeye çalışın. Kendinize ve çocuğunuza odaklanın. Bırakın eşiniz ile tartışmalar, sürtüşmeler devam etsin; siz sadece gözlemleyin. Bir müddet sonra, eğer hâlâ üzerinize geliniyorsa, en azından bir süredir suskun kaldığınızı ve artık bu basitleşmiş aile kavramına enerjinizin yetmediğini gösterebilirsiniz. Aynı zamanda, bir süredir sakin bir şekilde kendi içinizle ve çocuğunuza yöneldiğinizi ifade etmiş olursunuz; bunu hem kaynana hem de eşiniz görmüş olacak. Ardından, eşinizle olan tartışmaların sizi artık yorduğunu, rahatsız ettiğini ve bu ortamda daha fazla kalmak istemediğinizi, hem kendiniz hem de çocuğunuz için sağlıklı olmadığını, sakin ve güzel bir dille ifade edebilirsiniz. Ama öncelikle dediğim gibi, kendiniz için bir durulma süreci oluşturun ve bu süreci önce herkese gösterin.

            • semsem
              Bir erkeğin seks sırasında kendi poposunu veya partnerinin poposunu elletmek istemesi, onun gay olduğunu göstermez. Cinsel yönelim, bir kişinin romantik veya cinsel olarak hangi cinsiyete çekim duyduğu ile ilgilidir; yapılan davranışlar bunu belirlemez. Anal bölge çok sayıda sinir ucu içerdiği için hem heteroseksüel (yalnızca karşı cinse ilgi duyan) hem de homoseksüel (yalnızca kendi cinsine ilgi duyan) erkekler için haz verici olabilir. Hatta eşiyle düzenli, sağlıklı bir cinsel ilişki sürdüren heteroseksüel erkekler de yalnızca haz almak, fanteziyi yaşamak veya partnerle yakınlığı artırmak için bunu isteyebilir. Uzun yıllar süren evliliklerde bazı yenilikler veya farklı deneyimler aramak son derece normaldir ve bu, eşinizin size duygusal olarak bağının fazlasıyla yoğun olduğunu da gösterebilir. Anal bölgedeki uyarıcı sinir uçları, kadın-erkek fark etmeksizin çoğu insan için haz veren bir noktadır; bu nedenle eşinizin ileri gitmeden, haddini aşmadan sizden ufak dokunuşlar istemesi, size olan güveninin bir işaretidir. Bu davranışı gösterebilecek birçok erkek vardır, ancak eşine bu konuda açılmaktan çekinmesi veya rahatsız hissetmesi de doğal bir durumdur. Bunun nedeni alacağı tepkiyi tahmin etmesi, ataerkil bir yetişme tarzının getirdiği gurur ve çekingenlik veya o anda o bölgede uyarılmak istememek olabilir. Önemli olan, bu tür isteklerin karşılıklı saygı, güven ve sınırlar çerçevesinde değerlendirilmesidir.✔️

              • Ram raporu tartışmasında

                prenses37
                Dil eğitimi için RAM raporu genellikle 3-6 yaş arasında veya ilkokulun ilk yıllarında alınır. Bu rapor, çocuğun konuşma ve dil gelişimi için destek gerektiğini gösterir. Eğer raporda sadece “dil gecikmesi” veya “konuşma güçlüğü” gibi hafif sorunlar varsa, bu ileride okul, iş veya ehliyet gibi konularda sorun yaratmaz. Ancak ağır tanılar; örneğin zihinsel engel, otizm spektrum bozukluğu veya ciddi öğrenme güçlüğü gibi durumlar raporda yer alırsa, bu kayıtlar ileride bazı resmi süreçlerde etkili olabilir. Süresi dolan destek raporları ise kalıcı bir engel kaydı oluşturmaz.

              • esila48
                Anladığım kadarıyla size sahip çıkacak bir aileniz yok. Babanızın evine gittiğinizde de kendinizi fazlalık gibi hissetmeniz çok normal; özellikle eşinizin yaşattıklarından sonra bir liman aramanız son derece insani. Ancak böyle ciddi bir kararı, yani evi terk etmeyi, fevri şekilde değil, belli bir planla almanız çok daha sağlıklı olur.
                Eşinizin şiddet geçmişi, hem size hem çocuğunuza karşı olan tutumu oldukça ağır ve kabul edilemez. Fiziksel şiddetin bitmiş olması da ne yazık ki yaşananları unutturmuyor; sözel şiddet hâlâ devam ederken çocuğunuza da zarar verdiğini söylüyorsunuz. Bu durum, artık bir kırılma noktasına gelmiş zaten.
                Bu noktada kalıcı ve güvenli bir adım atmak isterseniz, belediyelerin kadınlara özel sunduğu meslek kurslarına katılabilirsiniz. Böylece hem sosyal destek alabilir hem de ileride kendi ayaklarınızın üzerinde duracak gücü oluşturabilirsiniz. O kadar uzun süre kalamam artık dayanamıyorum diyorsanız bir diğer alternatif ise kadın sığınma evleridir kadınlara hem kalacak yer hem de iş imkanları konusunda destek sağlıyor. Geçici olarak orada kalıp yeni bir başlangıç yapabilirsiniz.
                Şunu da unutmayın; oğlunuzun davranışlarınızdan etkilenmesi onun da bir güvene ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Bu yüzden, gideceğiniz yerin kalıcı ve güvenli olması, çocuğunuz için de çok kıymetli.
                Yani yolun sonunda huzur varsa, o yol önce akılla, sonra cesaretle yürünmeli.🌿

                • Meriii35
                  Açık olmak gerekirse, böyle bir ortama katılmanız sizin için duygusal anlamda oldukça yorucu olabilir. Evet, herkes kendi yoluna gitmiş, evlenmiş, çocuk sahibi olmuş olabilir. Ancak geçmişte duygusal bağ kurulmuş, uzun süreli bir ilişki yaşanmış ve sizde tüm bunları biliyorsunuz bu duygular geçmişe ait olsa bile, hatırlanması dahi insanı rahatsız edebilir.
                  Üstelik siz de ifade ettiğiniz gibi duygusal olarak hassas ve detaylara takılan bir yapıya sahipsiniz. Bu nedenle en ufak bir bakış, duruş, sizin zihninizde büyüyebilir ve uzun vadede hem sizin huzurunuzu hem de eşinizle olan ilişkinizi yıpratabilir. Bu durumun farkında olup şimdiden önlem almanız, aslında duygusal olarak ne kadar hassas olduğunuzu gösterir.Nazik bir şekilde, davet günü önceden planlanmış farklı bir sorumluluğunuz olduğunu belirtebilir ve daveti kibarca geri çevirebilirsiniz. Böylece hem sosyal olarak bir saygısızlık yapılmamış olur hem de siz kendi sınırlarınızı korumuş olursunuz.
                  Eşinizle de bu konuda açık ve kırmadan bir iletişim kurmanızda fayda var.
                  Bu durumu onunla paylaşırken; “Bu kişiyle aynı ortamda bulunmak beni içsel olarak tedirgin eder, bu da tamamen benim kişisel sınırımla ilgili. Sana olan güvensizlikten değil, kendi ruhsal dengemi koruma çabamdan kaynaklanıyor.” gibi bir açıklama, konunun özünü ifade ederken ilişkinizi de sarsmaz.
                  Sonuç olarak, mesele o kişilerin kim olduğu değil, sizin o ortamda kendinizi nasıl hissedeceğinizdir. Sizi zorlayacak bir ortama girmemek de en doğal hakkınız ve çok olgun bir seçimdir. Kimseyi kırmadan, kendinizi de harap etmeden, zarif bir şekilde geri durmanın yollarını bulmanızı tavsiye ederim.🌿

                • esila48
                  “Bu sebepten adam mı boşanır?”
                  Bu cümle gerçekten çok kolay kuruluyor ve insana kendini ne kadar kötü hissettiriyor. Çünkü hiçbir insan, içinde huzur varsa, evliliği yıkmak istemez. Kolay değildir bir hayatı arkada bırakmak.
                  Ama herkesin kendine göre birikmiş sebepleri, yorgunlukları vardır. Kimse durup dururken bu kararı vermez.
                  Herkesin acı eşiği farklıdır.
                  Kimi gerçekten parmağı kırılsa bile sabreder ses etmez,
                  Kimi eline batan küçücük bir dikenle yerinde duramaz.
                  Yani acının büyüklüğünü dışarıdan kimse ölçemez. O yüzden insanların hislerini, kırgınlıklarını bu kadar kolayca küçümsemek çok yanlış.
                  Üstelik bu yargıyı sadece yabancılar yapmıyor; bazen ailemiz, arkadaşımız, hatta hemcinslerimiz bile acımıza dudak bükebiliyor. Sanki yaşadığımızı biz değil onlar yaşıyormuş gibi, sanki duygularımıza haddimizden fazlasını veriyormuşuz gibi konuşabiliyorlar. Oysa insanı en çok, anlaşılmamak yoruyor.
                  Senin anlattıklarından anladığım kadarıyla eşin öfke kontrolü olmayan biri. Bu başlı başına büyük bir sorun. Ama yaptığı şeylerin farkında ve pişmanlığını da yaşıyor gibi. Bu da şu anlama geliyor: İsterse değişebilir. Değişim mümkün ama çaba ister.
                  Eğer sen “ailem desteklemese de boşanırım” diyorsan, bu güce zaten sahipsen. Ama içinin bir yerinde hâlâ “belki düzelirse” umudu varsa, o zaman önce şu yolu denemelisin:
                  Babana direkt boşanmak istediğini söylemek yerine, bir süreliğine sizde kalmak istiyorum ve eşimin düzelmesi için arkamda durmanızı istiyorum diyebilirsin genelde bu büyüklere daha cazip gelir. Uzaklaş. Yokluğun hissedilsin. O da artık durumun ciddiyetini fark etsin.Ve en önemlisi: Ona açıkça öfke problemi için destek almasını teklif et. Çünkü sen onun öfkesini taşımak zorunda değilsin.
                  Benim gördüğüm kadarıyla eşinde iki taraf var:
                  Biri ailesi için çabalayan bir adam,
                  Diğeri öfkesine yenilen, kontrolsüz biri.
                  Eğer o ilk tarafı güçlendirebilirseniz, belki yeniden bir şeyler kurulabilir.
                  Ama şunu da unutmamalısın:
                  Eğer içinde sevgi de, merhamet de, umut da tükendiyse…
                  Ve sadece sabırla kendini tüketiyorsan,
                  Boşanmak da en doğal hakkın.
                  Bu senin hayatın. Kimin ne dediği değil, senin ne hissettiğin önemli.
                  Kararı sen vereceksin ve o kararın arkasında da en çok sen duracaksın. O yüzden kimseyi değil, sadece iç sesini dinle.🌿

                  • hzrn1
                    O köşede belli ki size iyi gelen, ruhunuzu dinlendiren, sizi hayata bağlayan bir huzur alanı oluşmuş. Belki de ev içinde zaman zaman yaşadığınız huzursuzluklardan kaçmak, biraz nefes alabilmek, kendinizle baş başa kalabilmek için o köşeye ihtiyaç duydunuz. Ki anlattığınıza göre gelen herkesin o köşeyi beğenmesi, hatta orada çekilen kahve fotoğraflarının bile huzur yansıtması, bunun boşuna olmadığını gösteriyor.
                    Ancak ne yazık ki, hayatı ve emeği paylaşmanız gereken kişinin her defasında sizin hevesinizi kırması, sizi incitmesi ve bunu en ufak detaylara kadar indirgemesi düşündürücü. Bu noktada dikkat edilmesi gereken şey şu: Her seferinde bu şekilde geri adım atarak, onun huzursuz tavrını ödüllendirmiş oluyorsunuz. İstemeden de olsa onun sizi yönlendirmesine, duygularınızı şekillendirmesine izin veriyorsunuz. Bu da bir tür manipülasyondur. Zamanla, sizin her çabanızın, onun en küçük memnuniyetsizliğiyle yerle bir edilmesi, sizin kendi benliğinizi yavaş yavaş bastırmanıza neden olabilir.
                    Oysa tam aksine, “Senin bana veremediğin huzuru bu köşe veriyor.” diyebilmeliydiniz.
                    “Senin beni kırdığın anlarda ben oraya sığınıyorum.” diyebilmeliydiniz.
                    “Seninle yaşadığım gerginliği bu köşede unutarak ayakta kalabiliyorum.” diyebilmeliydiniz.
                    Yani, onun sizi manipüle ettiği kadar, siz de gerektiğinde sınırlarınızı korumayı öğrenmelisiniz. Bu, pasif bir direniş gibi görünse de, aslında kişisel alanınıza sahip çıkmaktır.
                    Eğer o eşyaları henüz satmadıysanız, lütfen tekrar yerleştirin.
                    Ve bu defa sırf o istiyor diye değil, siz istediğiniz için orada var olsunlar.
                    Çivi konusu teknik bir detay; istenirse kırtasiyelerde ve yapı marketlerde duvarı delmeden sabitleme yapılabilecek çok sayıda ürün var. Bu tür sorunlar bahane edilmemeli, asıl sorun duvar değil, sizin sevdiğiniz şeylere gösterilmeyen saygıdır.
                    Son olarak; bu hayatta herkesin bir huzur köşesine ihtiyacı var. Eğer o köşe size iyi geliyorsa, kimsenin huzurunuzu elinizden almasına izin vermeyin. Ve unutmayın: Kendinizden vazgeçtiğiniz her sefer, karşı tarafın biraz daha güçlenmesine neden olur. Artık kendi gücünüzü koruyun ve kimse için içinizdeki ışığı söndürmeyin lütfen.🍀

                    • Fik fik tartışmasında

                      Cagla1903
                      Yaklaşık 25 yıl önce ben de sizin yaşadığınıza çok benzer bir şey yaşadım. O zaman henüz 15 yaşındaydım.
                      Aynı ithamları ben de duydum. Öyle ima yoluyla falan değil, açık açık, yüzüme söylendi. Üstelik sadece evli olduğum kişi değil, ailesi de birkaç gün sonra aynı şekilde davranmaya başladı.
                      Ben de sizin gibi hastaneye gitmeyi teklif ettim.
                      Ama bana kurulan cümle…
                      “Bir de doktorun önünde mi kendini açacaksın?”
                      Tabii ki gelmediler.
                      Ama ben yine de yalnız başıma gittim. O zamanlar her cepte telefon yoktu, ses kaydı almak mümkün değildi. Yine de bir gün başıma bir şey gelirse elimde bir belge olsun diye doktora gidip resmi rapor aldım. Çünkü o zamandan belliydi ki bu olay ileride iftiraya dönüşebilirdi.
                      Ve ne yazık ki öyle de oldu…
                      Birkaç kişiden hakkımda çıkarılan asılsız şeyleri duydum.
                      O yaşta, bu kadar ağır bir süreci taşımak gerçekten çok zordu.
                      Ama şimdiki aklım olsaydı, hiç düşünmeden devletin korumasına başvururdum.
                      Demek ki o zaman yaşadığım korkular, baskılar, yalnızlık… beni o adımı atmaktan alıkoymuş.
                      Eğer o gün yanımda Annem olsaydı, o raporu aldıktan sonra birlikte giderdim.
                      Ve bir daha da beni haksız yere suçlayan kimsenin yüzüne bile bakmazdım.
                      Şimdi geçmişe dönüp baktığımda, evet çok şey kaybetmişim.
                      Ama bir o kadar da kazanmışım.
                      En önemlisi de kendimi kazanmışım.
                      Bugün eğer huzurlu, sakin, güvenli bir hayatım varsa…Güçlü bir kişiliğe sahipsem.
                      Ayaklarımın üstünde durabiliyorsam, bir mesleğim varsa…
                      Bunda bana kötülük yapan insanların payı çok çok fazla. Çünkü beni güçlü olmaya onlar mecbur etti.
                      Bu yüzden şimdi onların yaptıklarıyla savaşmak yerine, kendime bakıyorum. Her şeye rağmen bugün olduğum kişi olmamda en büyük imza onlara ait beni ben yaptıkları için hepsine minnettarım…

                    • Kizlar bi bakarmisimiz tartışmasında

                      muazzes1
                      Bu zamanda arkasında duracak bir ailesi olması için bir çok kadın neler feda etmezdi. Madem arkanda duran bir ailen var, kesinlikle taviz verme. Ayrıl ya da ayrılma, demem o senin kararın. Eşinin karakteri her ne kadar bir kadına layık olmasa da hemen bitmesini istememeni, kalbindeki duyguları saygıyla anlayabilirim. Ama en azından ailenin sözünden çıkma ve kararlı ol. Konuşmaya geldiklerinde yelkenleri suya indirme, tartışma, kavga etme. Sakin bir şekilde bu evliliği nasıl devam ettirebiliyorsan onu anlat ve bırak akışına. Zaten seni seven isteyen her yolunu bulur, istemeyen de her türlü bahane bulur.Eşyalarını vs sakın ola bırakma. Evlilikte ortak kullanılan her şey yarı yarıyadır ve kadının takıları varsa hem isterken takılan hem de düğünde takılanlar kadına aittir. Tüm haklarını iste.
                      Seni annenin evine bıraktığını ve manevi tazminat isteyeceğini belirt. Boşanırsak dilekçeme ekleyeceğim; bir eşya gibi aileme geri getirildim, çok üzüldüm, yıprandım, manevi tazminat istiyorum de. Yani anlayacağın, ailenden evvel sen kendine arka çık. Sen kararlı ve kendine saygılı davranmazsan, on tane ailen olsa faydasız.

                      • burjuva @rabiadef
                        Dün 11 aylık bebeğimle ağlayarak sokaklarda yürüyordum…
                        Sırf biraz uyuyabilsin diye bebek arabasıyla kilometrelerce yol yürüdüm.
                        Ayaklarım değil, yüreğim yoruldu aslında…
                        Kendimden geçtim, ona üzülüyorum en çok. Uyumayınca huzursuz oluyor, ufacık bedeniyle yoruluyor ama dili yok ki anlatsın.
                        Daha minicik… Ne istediğini bile bilmiyor tam olarak.
                        11 aylık bebeklerde uyku bazen zorlaşır çünkü bebekler dünyayı keşfederken kafaları çok dolu olur; ayrılık kaygısı, yeni beceriler derken uyku geri planda kalabilir. Biliyorum, zor zamanlar yaşanıyor ama bu dönem geçici. Biraz sabır ve sevgiyle her şey yoluna girecek…Ama bunu yaşarken, anlatılan hiçbir şey avutmuyor insanı.
                        Ben yürüdükçe içimde biriken her şey döküldü toprağa. O uyudukça içimden bir parça da huzura erdi.
                        Annelik böyleymiş… Ağlarken susmak, yorulurken yürümek, tükenirken bile hâlâ “onun için” çabalamakmış.
                        Ve bazen sadece bir uyku değil, biraz anlaşılmak, biraz sarılmak, biraz da “yalnız değilsin” demesi gerekiyormuş birilerinin…
                        Kocaman sarılıyorum ♥️ ve yanlız değilsin diyorum güzel Anne…🍀💞

                        • Kizlar bi bakarmisimiz tartışmasında

                          muazzes1
                          “Annemle iyi geçinmezsen boşanırız” demiş. Yani açıkça seni bir tercih yapmaya zorluyor. Ama sorum şu: Ayrı eve çıkmak neyi çözecek? O kadın hâlâ onun annesi, hayatındaki etkisi hâlâ sürecek. Fiziksel mesafe, zihinsel bağı koparmaz.
                          Aslında sana ne yapman gerektiğini çok net söylemiş: “Ya bu deveyi güdersin, ya bu diyardan gidersin.” Yani ya kendi kimliğini, onurunu bir kenara bırakıp onun ailesine göre şekil alırsın… ya da kendine sahip çıkıp kendi yolunu çizersin.
                          Karar senin. Ama bu hikâyede ortası yok. Ya kendini yok sayarsın, ya da kendin için bir duruş sergilersin.✋🏻

                          • milenajesenska
                            Estağfurullah🌿
                            Çok teşekkür ederim… Ne zaman isterseniz yazabilirsiniz, içtenlikle söylüyorum. Hatta belki bir gün bir çay eşliğinde sohbet etmek de kısmet olur. Her ne kadar yazışmalarımız hep pozitif ve dairesel cümlelerle ilerlese de, nihayetinde hepimiz insanız… Benim de bazen birileriyle oturup sadece konuşmaya, içimi dökmeye, paylaşmaya ihtiyacım oluyor. Belki bir çay, belki birkaç kelime… Ama en çok da anlaşılmaya.😊🍀💞

                          • benbu
                            Neden eşinizin açığını aramaya odaklanıyorsunuz ki? Bu durum ne evliliğinize katkı sağlar ne de size iyi gelir. Aksine, kalbiniz kırılabilir, gururunuz incinebilir ve özgüveniniz zarar görebilir. Böyle bir gerçekle yüzleşmeye hazır mısınız? Elinizde sizi gerçekten iyileştirecek, geleceğe dair bir planınız ya da alternatifiniz var mı?
                            Hiçbir kadın, eşinin başka kadınlara ilgi duymasını şehvet ve Arzu ile bakıp onların bedeninden faydalanarak tatmin olmasını kabullenemez. Bu, hem gurur kırıcı hem de aşağılayıcıdır. Eğer boşanmayı düşünüyorsanız, bu kararı netleştirip ona göre bir yol çizersiniz. Ama aksi durumda, gerçeklerle yüzleştiğinizde aynı evde sadece “idare ederek” yaşamak da bir çeşit mahkûmiyet olabilir.

                            Bu yüzden enerjinizi açığını aramaya değil, evliliğinizdeki sorunlu noktalara odaklanmaya yöneltin. Sorunlar neyse, onları tespit edin ve çözmek için mücadele verin. Gerekirse profesyonel destek alın, birlikte aile terapisine katılın. Unutmayın, önemli olan sorunları birlikte aşabilmek.🙏🏻💞

                          • 357218
                            Kusura bakmayın, insanların hayatlarını yargılamak ya da eleştirmek gibi bir niyetim asla yok; bu söylediklerim kesinlikle sizin hayatınıza değil, evliliğinizde yaşanan sağlıksız ve ahlaki açıdan son derece sakıncalı durumlara dair bir eleştiridir. Eşinizin gelgitler içinde yaptığı ahlaksız teklifleri, eşini başka erkeklerle paylaşmak istemesi, hatta işi fuhuş teklifine vardırıp “iyi para var bu işte” diyerek sınırları aşması, insanı dehşete düşüren bir durum. Böyle bir ortamda, evlilik içinde duygusal boşluk yaşayan bir kadının başka birine özel bir fotoğraf göndermesi — ki ben çıplaklık üzerinden değil, niyet üzerinden değerlendiririm — elbette yanlış olabilir ama bir insan, bir başkasına sadece ona ait bir fotoğraf gönderiyorsa, o resim özeldir. Ancak burada asıl sorun; eşini başkalarına sunmaya hazır bir adama hâlâ “seviyorum” diyebilen bir kadının var olduğu bir evde çocukların bulunmasının çok ciddi bir risk taşımasıdır. Böyle bir ortam, çocuklar için son derece tehlikeli ve zararlıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bu duruma derhâl müdahale etmesi ve çocukları bu sağlıksız ev ortamından acilen koruma altına alması gerekir. Size gelince… Sizin bir an önce bir uzmandan destek alarak bu durumu sağlıklı bir şekilde değerlendirmeniz şart, çünkü bu psikolojiyle çocuk büyütmek, onlara yapılabilecek en büyük kötülük olur. Lütfen en kısa sürede boşanma yoluna gidin, çocuklarınızı bir süreliğine devlet korumasına bırakıp kendinize profesyonel destek alın. Şu an tek düşündüğüm şey o çocuklar ve yaşadıkları, gerçekten olduğum yerde aklımı kaçıracak gibiyim şu anda. 🤦🏻‍♀️

                          • Dert tartışmasında
                            • Düzenlendi

                            sare08
                            Eşinizin sizi ailenizin evine göndermemesinin gerekçesi ne; her gün orada mısınız ya da kendi evinizi mi ihmal ediyorsunuz ki, bir insan eşinin anne babasına gitmesine nasıl engel olabilir, hem üzerinizde sahiplik kurmaya çalışıyor hem de üstüne şiddete yeltenip üzerinize yürüyor, peki aileniz onun bu tavırlarından haberdar mı, çünkü böyle bir adama “anneme gidebilir miyim” diye sorulmaz, sabah kalkar, hazırlanır ve gidersiniz, isterseniz hiç dönmezsiniz, isterseniz bir süre kalıp dönersiniz, bu tamamen sizin kararınızdır ama en azından bir süre dönmeyerek bir duruş sergileyebilir, ona bir ders verebilirsiniz, elbette bu da ailenizin size sahip çıkıp çıkmamasına bağlı, eğer arkanızdalarsa gidin ve dönmeyin, dönmek isterseniz bile hemen dönmeyin ki ne yaptığını fark etsin, fakat diyorsanız ki ailem boşanmamı istemiyor, arkamda durmaz, sahip çıkmaz, o zaman zaten onun iznine gerek yok kendiniz gitmeyin, çünkü sizi böyle bir adama mahkûm eden bir aileye gidip gitmemenizin de artık çok fazla önemi kalmaz.🤷🏻‍♀️