Bölüm 2
Ders saati gelmişti sınıfı buldum girdim çok büyük bir amfiydi, ortalarda bir yere oturdum, yanımda turuncu saçlı çilli çok tatlı bir kız oturuyordu bana bakıp gülümsedi kısık sesle “Merhaba Eda ben, heyecanlı mısın?” dedi aklım hala Kaandaydı, “Evet çok… balım bende” dedim ve önüme döndüm, daha önce hiç sevgilim olmamıştı, hiç aşık olmamıştım, böyle şeyler bana hep yabancı gelmişti, korkmuştum. Bu aşk mıydı? Eğer aşk ise nasıl yapacaktım, hayallerime bu kadar yaklaşmışken aptal bir aşk uğruna ya başaramazsam? diye düşünüyordum, fazlaca saçmalamıştım boş bir anıma denk gelmişti ilk dakikadan bu kadar kaptırmamam lazımdı, benim hedeflerim vardı. Duvardaki saate bakıp düşüncelerle boğuşurken amfi çoktan dolmuştu, içeriye hoca girdi…
“Merhaba sevgili meslektaşlarım, bugün eğitim hayatınızın ilk günü hepiniz ilerde umuyorum ki çok başarılı hekimler olacaksınız, 6 yıl boyunca aldığınız bu eğitim sizin temeliniz olacak…” aklımda ki bu aşk saçmalığı bir anda yok oldu, olmak istediğim yerdeydim böyle şeylerle vakit kaybedemezdim, kendimi derse verdim…
…
Aradan iki hafta geçmişti okula sınıfıma arkadaşlarıma çoktan alışmıştım, ama Kaan… sık sık görüyordum onu her gördüğümde başa sarıyordu kendimle kavgam, bir daha konuşmamıştık benim farkımda bile değildi belki de, bir yandan onu düşünüyor bir yandanda kütüphanede ders notlarımı temize çekiyordum. O sırada anneme bugün çok notum olduğunu biraz gecikeceğimi söylediğim bir mesaj atıp telefonu çantama attım…
….
Saat neredeyse dokuz olmuştu artık sırtım ağrımıştı, notlarımı çantama koyup ayağa kalktığımda kütüphanenin boş olduğunu gördüm, kapıya doğru ilerlediğimde bir masa doluydu bu Kaandı, beni görür görmez el salladı, kalp atışım yine hızlanmıştı acaba dışardan duyuluyor muydu? Yanaklarım pembeleşmiş miydi? Bana doğru gülümseyerek “Demek ki benim gibi geç saate kadar çalışan başkalarıda varmış” dedi, terden su gibi olan ellerimi göğsümde bağladım, “hedefine ulaşmak için çalışmak lazım” diyerek güldüm. Önünde karmakarışık duran notları çantasına tıkıp hızlıca yanıma gelip “peki bu kadar çalışırken acıkmadın mı?” Diye sordu. Sahi kaç saattir yemek yemiyordum, en son öğlen yarım simit yemiştim, cevap vermeme fırsat vermeden “enfes bir köfteci biliyorum ve açlıktan ölüyorum bana eşlik etmek ister misin?” Dedi… Normalde bu teklifi kabul etmezdim ama gerçekten çok acıkmıştım, gülümseyerek kafamı salladım ve kütüphaneden çıktık.
….
Otobüs saat geç olmasına rağmen çok doluydu, yol boyunca Kaan’ı dinledim, annesiyle babası ayrıymış annesi İstanbul’da yaşıyormuş babası ise Izmir’de, en son lisede görüşmüş babasıyla üniversiteyi Ankara’da kazanınca buraya gelmiş başta yurtta kalıyormuş ama sonra kendi evine çıkmış, geceleri bir barda barmenlik yapıyormuş, “Ben annemden para almam hatta ben ona harçlık gönderirim” diye gururla anlatırken ani bir fren oldu, elleriyle belimden tuttu nefesim kesilmişti ilk defa bu kadar yakındık, vücudum resmen vücuduna yapışmıştı parmaklarıyla saçlarımı kenara çekip anlatmaya devam etti, demek ki o bu kadar etkilenmemişti onun için sıradandı ben ise artık ne dediğini duymuyordum elleriyle belimi kavradığı anda takılı kalmıştım. Otobüsten indik, hemen ileriden mis gibi köfte kokuları geliyordu, el arabasına doğru ilerledik köfte ekmeklerimizi alıp yürümeye başladık, yol boyunca iştahla köfteleri yerken bir yandanda sohbet ediyorduk. Çok çalışkandı babasından ve annesinden hiç bir şey kabul etmiyordu, kendi ayakları üstünde duruyordu ve bu onu benim gözümde çok güçlü yapmıştı. Çok sesli bir sokağa girdik Kaan bana dönüp “burası benim çalıştığım mekan benim işe geçmem lazım gel sana bişeyler ısmarlayayım” dedi, gitmek istemiyordum saat epey geç olmuştu ama yanından ayrılmakta istemiyordum “çok vaktim yok ama sadece bir içki” diyerek gülümsedim, tam barın önündeki yüksek tabureye oturdum, etraftaki kızlar çok güzel giyimli ve şıklardı barın arkasındaki aynadan kendime baktım saçım tepeden topuz yüzümdeki makyajdan eser kalmamıştı, üstümde bir pantolon ve pantolona sokuşturduğum gömleğim vardı, çantamı kucağıma aldım, o sırada Kaan giyinip barın arkasına geçmişti bile, “ne içmek istersin?” Dedi, hayatımda hiç içmedim desem güler miydi? “Bilmem hafif bişey olsun” dedim.
…
Bir iki derken bilmem kaçıncı içkimi içiyordum, Kaan her müsait anında benimle sohbet ediyordu beni tanımak istiyordu bende hiç çekinmeden her şeyimi anlatıyordum. En son o kadar içmiştim ki utanmadan ona doğru eğilip “benim çok çişim geldi” dedim gülmemek için kendini tuttuğu çok belliydi yanıma gelip “gel tuvalete götüreyim” dedi o kadar çok tökezliyordum ki resmen beni taşımak zorunda kalmıştı, rezil olmuştum. Tuvalete girdim çıktım, kapıda bekliyordu, “izin aldım gel seni eve bırakayım” dedi, arkadaşından araba ödünç almıştı arabaya bindik o sırada telefonumu farkettim annem defalarca aramıştı saat iki olmuştu, “seni bekliyorum balım gelince konuşacağız” diye mesaj atmıştı, Kaan’a “biraz hızlı gidebilir miyiz?”Diye rica ettim yol boyunca bende defalarca özür diledi keşke davet etmeseydim dedi ama onun suçu yoktu, bu tamamen benim hatamdı hayatımda ilk defa ders düşünmemiştim ve bu yaşadığım keyifli anlardan pişman değildim, evin önüne yanaştığımızda elimi tuttu “bugün çok keyif aldım, sanki uzun zamandır tanıdığım biriyle hasret gidermişim gibiydi, sen çok özelsin balım, çok güzelsin, çok başkasın” dedi. İşte yine olmuştu yine kalbim yerinden çıkacak gibiydi, buz gibi parmaklarıyla çenemi tuttu ve dudaklarımı öptü, ilk öpücüğümdü, nefesim kesiliyordu istemsizce dudaklarımı araladım ve karşılık verdim…
Bölüm sonu