basak23 Evimin sabit kuralları vardır. Duvara oyuncak vurulmaz, gürültü çıkararak oyun oynanmaz, balkona çıkmak demire yaslanmak yasak. Duvar çizilmez. Bardakta su veya içecek varsa mutfakta içilir odaya götürülmez. Misafir çocuğu da gelse bunların üzerinden bir kere geçeriz.
Bu kurallar dışında istediğini yapabilir. Kızımın evde dolaşarak bir şeyler yemesine karışmam, çünkü yemeği mutfakta yesek de o eline ekmek, kurabiye, pankek bir şey alıp odasında yemeyi sever. Kıyafetlerini değiştirip prenses olduğunu hayal ederek oynar dolabını dağıtma diye kızmam. Oyuncaklarını döke saça oynamasına karışmam. Oyun bittikten sonra onun toplamasına yardım ederim. Sorumluluklarını bilmesi için bazen sadece yanında durup ne yapması ve neyi nereye koyması gerektiğini söyleyip ona yaptırırım.
İki sene boyunca anne olmadan önceki halim gibi yani evde hiç çocuk yokmuşcasına evimin temizliğini sürdürdüm. Günde 5 6 defa evi toplayıp, her duvar çizdiğinde anında silip, her kırıntı döktüğünde anında süpürür veya gırgırlardım. Yani hem çocuğuma özgür alan sunup hem günün her saati düzenli bir eve sahip olmak çok yorucu. Sonuç : el bilek kisti.
Bu sebeple son iki senedir asla ev düzeni derdine düşüp de ne kendi sağlığımı ne kızımın ruh sağlığını bozarım. Sabahtan akşama kadar istediğini yapar o süre zarfında hiçbir şeye ellemem. Akşam evi toplayıp bir süpürge çekerim. Günde bir defa rutin oluşturunca gayet yeterli oluyormuş. Boşuna yorulmuşum. O yüzden ev düzeni değil de özgüvenli çocuk diyorum ben. Özgüvenli yetiştirirken de çocuğun sınırlarını bilmesi ve bilinçli yetişmesi açısından kural tanıması gerektiğini düşünüyorum. Yani “bardağı içeri götürürsem annem kızar” diye düşündürmek yerine “eğer odamda cam kırılırsa benim için tehlikeli olabilir” diye düşündürüyorum.