hedef Ben, yıllar önce olumlama telkin videoları izlerken hep “Başkasıyla sorun yaşadığınızda onu affedin. Affettiğinizde rahatlayacaksınız.” gibi sözler duyuyordum. O zaman derdim ki: Ya, nasıl affederim ben? Ne alaka, bu ne diyor? Ne saçmalıyor, öyle şey mi olur? Mantıksız gelirdi bana. Ama sonradan anladım ki; olayı kendi içinde bitirmek, insanın kendi ruh sağlığı açısından önemliymiş.
Şunu da biliyorum: Aynı evin içinde olunca bunu yapmak zor olur. Bunu uzaktayken bile insan zor yapıyor. Karşı taraftaki insanı affetmediysen, bunu yapabilirsin. Onu görmüyorsun mesela. Bu zaten hemen olacak bir şey de değil. “Ben affettim, tamam.” deyince olacak bir şey değil. Affedince, bunların geçmişte kaldığını ve hissizleştiğini göreceksin. Olmaz diye bir şey yok; dünyada neler oluyor.
Ama sürekli eskileri hatırlarsan, kendini ona çekersin. Yani düşünceler bile insanın doğası gibidir: Neyi hatırlarsan, neyi arzularsan, ona daha çok kendini çekersin. Ama kendin diyorsun; “Karşıdaki en son başka kızlarla konuşmuş.” Ya evet, ayrıldıktan sonra konuşabilir. Kendini mesleki anlamda yükseltmiş; sen de öğretmenmişsin zaten. Yani hayatına bakman lazım. Eşinle olan sorunlar için de bir şey diyemiyorum; o an, şu an sizin karar verebileceğiniz bir şey. Ama bana soracak olursan; sevgi görmeyip başka tarafı düşünmek de karşı tarafa haksızlık gibi geliyor bana. Evet, sen de haksızlık görüyorsun ama diğer olayı ben başka bir boyutta görüyorum.
Bunları üzmek, kırmak için yazmıyorum. Üzersem affola. Ama görüyorum ki, kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadınsın. Çünkü mesleğin var. Hiçbir şey için kendini bir boşluğa, bilinmezliğe atmaya değmez.
Son olarak kendin dışında hiçbir kimseden beklentiye girme.