Bölüm 11
Polonya’ya geleli yaklaşık 4 ay olmuştu, Mete olmadan pek dışarı çıktığım söylenemezdi, Polonya ırkcılık olan bir ülkeydi, İngilizcem aşırı iyi değildi son yaşadığım olay psikolojimi çok bozmuştu, Mete işlerini buradaki ofisten yürütüyordu, annemle her gün görüntülü konuşuyorduk 1 kerede Eylül yanımıza gelmişti ama mutlu değildim, kendimi ait hissetmiyordum zaman geçmiyordu. Belkide en güzel günlerimi burada yaşamıştım, Mete ile artık bir ilişkimiz vardı beni seviyordu ilgileniyordu üstüme titriyordu ama istediğim bu muydu? Belkide coğu kız böyle bir ilişki istiyordu, düşünceler ile boğuşurken şişenin dibinde kalan şarabı kadehime döküp tepeme diktim, o sırada anahtarla Kapı açıldı
“Şarap ister misin? Ama kalmadı” diyip kahkahayı bastım, Mete hiç mutlu görünmüyordu, çantasını yere bıraktı ve karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu
“Bu halin hiç hoşuma gitmiyor balım, ben seni buraya depresyona gir diye getirmedim,mutlu ol diye getirdim, eğer her gün dahada kötü olacaksan geri dönelim.”
Sanki uzun zamandır bu teklifi bekliyormuşum gibi gözlerim parladı.
“Gerçekten mi? Gerçekten döner miyiz? Çok özledim Mete ben yapamıyorum yaparım sandım ama olmadı…”
Her zaman ki anlayışı ile elimi tuttu,
“Biletleri ayarlarım ama önce burada halletmem gereken işlerim var sonra döneriz tam tarih veremiyorum ama bu ay sonuna kadar halletmeye çalışırım”
Hızla yerimden kalkıp kucağına oturdum,
“Bitanecik sevgilim, çok, çok teşekkür ederim”
Sıcacık ellerimle yanağına dokundum,
“Hadi git giyin bi yüzünü yıka biraz dolaşmaya çıkalım sıkılmışsındır.” Dedi küçük bir çocuk gibi sevinerek hızlıca hazırlanmaya başladım, şubat ayındaydık oldukça soğuktu, siyah kalın bir kilotlu çorap üstüne uzun kollu siyah dar mini triko bir elbise giyindim altına deri yağmur çizmelerimi geçirdim, saçlarım dalgalı ve omuzlarımdaydı elimle biraz kabarttıktan sonra sadece hafif rimel ve gloss sürdüm,
Kaşe kabanımı ve ysl deri çantamı elime alıp mutfağa doğru ilerledim, baştan aşağı simsiyahtım. Mete ayağa kalkıp belime sarıldı,
“Sana aldığım çantayı almışsın, beğenmene sevindim…”
“Evet çok hoşuma gitti aşkım çok teşekkür ediyorum ancak bir daha bu kadar pahalı bir hediye istemiyorum, ben buna önem vermem maddiyat benim için sen son geliyor.”
“Biliyorum hayatım ancak sen herseyden daha değerlisin benim için, sen herseyin en iyisine layıksın” diyerek dudağıma bir öpücük kondurdu.
Şaka gibi geliyordu yaşadıklarım, Mete’nin beni bu kadar sevmesi korkutuyordu, ya bişey olursa, beni bu değere bu sevgiye bağımlı hale getirdiği için ben onun yokluğunda ne hale gelirdim? Kafamı kurcalayan soruları bir kenara bıraktım ve evden dışarıya çıktık.
Arabayla çok şık bir restoranın önünde durduk deli dehşet bir yağmur yağıyordu, vale şemsiye ile gelerek kapımı açtı ve hızlıca mekana doğru koştum, Mete anahtarları teslim edip yanıma geldi, kabanlarımızı vestiyere teslim edim ilerledik, az ileride çok güzel süslenmiş şık bir masa kadife bir kutu ve kocaman bir buket kırmızı gül vardı. Arkamdan gelen Mete’ye doğru ne gerek vardı bakışı attım, bana gülümsedi elini belime koydu;
“Sevgililer günümüz kutlu olsun Balım, seni çok seviyorum.”
Allah kahretsin! Nasıl unuturdum böyle bir günü, 14 şubattı en ince detayına kadar düşünmüştü ben ise onu Çakır keyif hiç bişeyden memnun olmayan şımarık bir kız çocuğu gibi karşılamıştım, o kadar utandım ve pişman oldum ki yanaklarım kıpkırmızı oldu. Hediye bile almamıştım…
Masaya geçtik, Mete siparişleri verdi, keyifle yemek yiyip sohbet ederken eline masadaki kadife kutuyu aldı, tahmin etmek zor değildi bir yüzük kutusuydu, yavaşça açtı, gördüğüm en güzel yüzüktü, su damlası şeklinde etrafı ve halkası taşlarla kaplı ortasında yeşil bir taş bulunan gösterişli bir yüzüktü,
“Bu yüzüğü senin için özel seçtim, etrafı saf pırlanta kaplı ortasında ise yeşim taşı var, şifayı temsil eder, ruhuna kalbine iyi gelir…”
“Mete çok düşüncelisin gerçekten bayıldım, çok salağım elim boş geld-“
Lafımı gülerek kesti,
“Hayatım sakin ol, ben senden bişey beklemedim, bu yüzük evet sana sevgililer günü hediyem ancak birazdan tüm anlamı değişebilir…”
“Ne gibi?”
“Benimle evlenir misin Balım? Teklifim hala geçerli bunu biliyorsun ve bana hala bir cevap vermedin, seni hayatımın her anında görmek istiyorum. Lutfen bana bir cevap ver…”
İşte yine başa dönmüştüm, sevgili olmak evet iyiydi, bana iyi geldi değer verdi el üstünde tuttu ama ben evlenmek istiyor muydum? Buna hazır mıydım? Üstelik beni bekleyen bir okul vardı ve hiç kolay bir bölüm değildi bunun stajı alan dersi nöbeti tusu bir ton detayı vardı evliyken bunu yurutemezdim, Mete herseye toz pembe bakan hep hayal kuran ve o hayalde yaşayan bir adamdı ancak ben olaylara gerçekçi bakıyordum, yinede seviyordum sevgim ağır basıyordu, peki bu sevgi miydi yoksa kurtarıcıya duyulan bir minnet mi? Kendimle çekişirken beynim kalbime söz geçiremedi, ve dudaklarımın arasından
“Evet…” kelimesi cıktı sessizce. Bundan sonrası nasıl olacaktı hayatım nasıl şekillenecekti hiç bilmiyordum.
…
Eve girer girmez ayakkabılarımı cıkarttım, Mete beni kucağına aldı bacaklarımı beline doladım, o sırada belime sıyrılmış olan elbiseyi çıkartmakla uğraşıyordu, ben ise boynuna küçük öpücükler konduruyordum, salondaki koltuğun üstüne usulca yatırdı beni üstündeki gömleği ve belindeki kemeri çıkarttı, ben kendimden geçmiş bir şekilde uzanırken kilotlu çorabımı aşağı doğru sıyırmaya ve kasıklarımdan operek aşağı inmeye basladı, önce bacaklarımı öptü sonra hafif yan çevirip kalçamı öpmeye başladı, derin bir inleme ile kendimi ele verdim, evet dehset zevk alıyordum bir yandan kalçamı öpüyor bir yandanda parmaklarıyla vajinamı okşuyordu, hızlıca tekrar beni sırt üstü çevirdi, iç çamasırımı sıyırdı bacaklarımı omzuna aldı ve yalamaya başladı, o kadar iyiydi ki her an boşalabilirdim, elimle basına bastırdım, tüm vücudum diken diken olmuştu, bir süre sonra doğruldu pantolonunu cıkarttı ve yavaşça içime girdi, her girip çıktığında belim kasıklarım göğüslerim uyuşuyordu çok zevk alıyordum, o kadar bağırmaya başladım ki eliyle ağzımı kapatıp
“Sessiz ol, daha sert yapacağım…” dedi ve hızlandı, bir an ikimizde kendimizi kaybettik, Mete hızlıca geri çekilip bacağıma boşaldı, hemen sehpanın üzerinde duran ıslak mendille bacağımı sildim ve koltukta nefes nefese oturan sevgilimin kucağına oturdum…bana uzunca baktı eliyle saçımı kulağımın arkasına aldı,
“Benim en güzel hediyem sensin sevgilim, benim güzel karım…”
Bölüm sonu
Kızlar umarım beğenirsiniz, valla çocukla 5 saatte yazdım bölümü resmen, kusura bakmayın geç oldu, 20. Bölüm final olacak yavaş yavaş ilerliyoruz 💕